Otobiyografi örnekleri
Otobiyografi örnekleri,
Bu soruya 12 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
1 yıl önce Z Cevap aşağıda. Sayfanın altına doğru ilerleyin başarılar..
2 yıl önce H Türk dili edebıyat 9 sınıf otobıyografı 5 özelik
2 yıl önce Y 7 mayıs 1998 doğumluyum Adıyaman ilinin merkez ilçesinde doğdum Anadolu Liseleri 10 sınıf öğrencisi sayısal bölümde okuyorum İlköğretimi birincilikle bitirdim
2 yıl önce Y Lise
İşte Cevaplar
Cevap : Adım İbrahim Keskin. 27 Eylül 1987 yılında Afyonkarahisar ilinin Dinar ilçesinin Yeşilhüyük köyünde doğdum.Ailemle birlikte 7 aylık bir bebekken ben köyümüzden İzmir’in Altındağ’ı na göçtük. 6 yaşına kadar orada ikamet ettikten sonra Bornova’ya taşındık. İlköğretimi Yavuz Selim İlköğretim Okulunda tamamladıktan sonra liseyi sınavda kazandığım Karşıyaka Anadolu Ticaret Meslek Lisesinde okudum.Ekonomik nedenlerden dolayı liseyi bitirir bitirmez daha önceden lise son sınıfta staj yaptığım gümrük müşavirliğinde 2005 yılında işe başladım.Çok yorucu olduğu için bir buçuk yıldan sonra bırakmak zorunda kaldım.Sigortamı yapmamaları da büyük bir etkendi tabi ki.5 ay işsiz kaldıktan sonra 2007 yılının ağustos ayında büyük bir market zincirinin mağazalarından birinde işe başladım.11 aylık çabalarımdan sonra bulunduğum bölümde terfi ettim.3 yıl daha bu şirkette çalıştıktan sonra 4 mayıs 2011 de askerlik görevimi ifa etmek üzere Antalya’ya bağlı Muratpaşa belediyesi sınırları içindeki 3.Piyade Er Eğitim Alayına teslim oldum.28 günüm çok ızdıraplı geçti.1 haftalık tatilden sonra 14 aylık geri kalan vatan borcumu İstanbul’un Maslak’ında tamamladım.Geldikten sonra yine aynı işimde çalışmaya devam ediyorum.Sanırım marketçilik benim kanıma işledi.
Yazmayı seviyorum umarsızca yazım kurallarına aldırmadan içimden gelenleri hızlı hızlı duygulu ve düşünceli .Sanıyorum hayatın bana öğrettiği en güzel öğreti bu olsa gerek düşündüğünü düşünmeden söylemek , söylerken yaşamak ,yaşarken yazmak.
Saygılarımla...
Diğer Cevaplara Gözat
Yazmayı seviyorum umarsızca yazım kurallarına aldırmadan içimden gelenleri hızlı hızlı duygulu ve düşünceli .Sanıyorum hayatın bana öğrettiği en güzel öğreti bu olsa gerek düşündüğünü düşünmeden söylemek , söylerken yaşamak ,yaşarken yazmak.
Saygılarımla...
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap : Otobiyografi Nedir?
Kişinin kendini bir kağıt üzerine veye birisine kendisini tanıtması ve ifade etmesidir...
Otobiyografi Örneği:
Merhaba,
Ben Duygu.1997 yılında İzmir'de doğdum.Şu anda 13 yaşındayım.Boyum 1.50 kilom 35 kgdır.Annemin adı Aylin,babamın adı ise Oğuz'dur.Annem holding müdürü,babam ise mühendistir.Peyami Safa İlköğretim Okulu'nun 6/G sınıfında okuyorum.
Fotoğraf çekmeyi,kitap okumayı ve müzik dinlemeyi çok seviyorum.En çok sevdiğim yemekler pizza ve hamburgerdir.Hobilerim;bisiklet sürmek,yüzmek,ders çalışmak,alışveriş yapmak,buz pateni yapmak ve kayak yapmaktır.Fobilerim ise böcekler ve hırsızlardır.
Benim 2 tane kaplumbağam vardır.1.si Yumurcak,2.si Şirin'dir.2'side 3 aylık.En çok sevdiğim hayvan köpektir.En sevdiğim şarkıcı Hadise'dir.Pop tarzı müzik dinlerim.En çok secdiğim arkadaşım Alev ve Ayça'dır.
Kişinin kendini bir kağıt üzerine veye birisine kendisini tanıtması ve ifade etmesidir...
Otobiyografi Örneği:
Merhaba,
Ben Duygu.1997 yılında İzmir'de doğdum.Şu anda 13 yaşındayım.Boyum 1.50 kilom 35 kgdır.Annemin adı Aylin,babamın adı ise Oğuz'dur.Annem holding müdürü,babam ise mühendistir.Peyami Safa İlköğretim Okulu'nun 6/G sınıfında okuyorum.
Fotoğraf çekmeyi,kitap okumayı ve müzik dinlemeyi çok seviyorum.En çok sevdiğim yemekler pizza ve hamburgerdir.Hobilerim;bisiklet sürmek,yüzmek,ders çalışmak,alışveriş yapmak,buz pateni yapmak ve kayak yapmaktır.Fobilerim ise böcekler ve hırsızlardır.
Benim 2 tane kaplumbağam vardır.1.si Yumurcak,2.si Şirin'dir.2'side 3 aylık.En çok sevdiğim hayvan köpektir.En sevdiğim şarkıcı Hadise'dir.Pop tarzı müzik dinlerim.En çok secdiğim arkadaşım Alev ve Ayça'dır.
Cevap :
7 Mayıs 1998 doğumluyum. Adıyaman ilinin Merkez ilçesinde doğdum. Anadolu lisesinde 10.Sınıf öğrencisiyim. Sayısal bölümünde okuyorum. İlköğretimi birincilikle bitirdim. Her ne kadar Anadolu lisesinde ve sayısal bölümünde olsam da Güzel Sanatlar Lisesi veya Sözel bölüme daima ilgim olmuştur. 2 sene önce okulda yapılan şiir yarışmasında birinci oldum. Ardından uzun bir süre roman ve denemeler yazdım. Bu yaz bir sitede 3 aylık bir süreçte makale yazarlığı yapmıştım. Bazı sebepler dolayısı ile bıraktım. Ancak belli bir gelire sahiptim.
Çevremdeki olaylara karşı duyarlı, araştırmayı seven, bir insanın zamanla değil de öğrendiği her bilgi ile biraz daha büyüdüğünü düşünen meraklı ve maceracı bir kişiliğe sahibim. Etrafımdaki yenilikleri hemen fark eden ve bu konuda araştırmalar yaparak bu yeniliği öğrenmeye çalışan bir karakterim var.
Olaylara önce kendi bakış açım ile sonra karşımdakinin bakış açısı ile ve en son olarak ise dışarıdan izleyen bir insanın bakış açısı ile bakarım. Yanlış yapmaktan nefret eden, hatalarını asla unutmayan yapım sayesinde zamanla hata yapmamayı öğreniyorum.
İnsanlar ile konuşmayı çok seven, sorulan sorulara büyük bir zevkle cevap veren, tıp hakkında araştırmalar yapan, modayı yakından takip eden, en iyi olmak için büyük bir savaşın ortasına girmiş biri olarak karakterimi seviyorum.
Aşırı derecede bencil, karşılaştığı sorunu kendince çözmeye çalışan pratik bir zekaya sahip, sorumluluk sahibi ve bilmediği bir konuyu bildiğini hiç bir şekilde savunmayan bir kişiliğe sahip onkolog olmayı hedefleyen 16 yaşında bir lise öğrencisiyim.
Yazarlığa büyük bir tutku ile bağlıyım.
Cevap : Örnek otobiyografi
CAN DÜNDAR
Tek çocuktum.
60’larda 6’ıncı ayın 16’sında saat 6’yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu 6’lar hayat boyu peşimi bırakmadı.
Can Bartu’dan ad takmışlar; adımı ve tutacağım takımı seçme şansım olmadı.
21 Mayıs 1963.Ankara’da bir ihtilal günü, stüdyoda babam ve annemle…Doğduğumda anayasa kabul edileli birkaç hafta olmuştu ve Menderes’in asılmasına birkaç ay vardı.
Anayasayı 10 yaşıma gelmeden budadılar, 30’uma varmadan Menderes’in itibarını iade ettiler.
* * *
Haziran 1961 tarihli Cumhuriyet: Bizim evi basan selin haberi manşette… Daha göbek bağımın ucu kurumadan evin önünden akan boklu dere taştığından bütün zıbınlarımı sel aldı; çıplak doğdum denilebilir.
Annem babam memurdu.
Annemin “daire”sinde, facit hesap makinalarıyla, DMO damgalı daktilolar arasında büyüdüm. Yandaki bina Tuslog’tu. Birtakım kızgın gençler üç günde bir gelip bağırır, çağırır, taşlarlardı. 68 kuşağıyla orada tanıştım.
* * *
Kreş yılları-(1964)Usluydum.
Sabah bir koltuğun üzerine bırakırlar, akşam gelip oradan alırlardı.
Utanılacak kadar normaldim. Hiçbir oyuncağımı kırmadım, zil çalıp kaçmadım, Ayşegül’lerimi yırtmadım. Şimdi onları tek tek oğlum yırtıyor.
Pazar’ları Ankara’da banyo günüydü. Koca odun parçalarıyla zor yanan kazanların kaynar sularında tuğla büyüklüğünde yeşil sabunları kafama yiye yiye yıkandım.
Babamdan fiske yemedim, ama annem feci keseler ve vurdu mu çınlatırdı.
Babamla 6. yaşgünümde-Lunaparkta alnıma yazısını bırakan kazanın izlerini silmeye çalışıyoruz.(16.06.1966)Ulus’ta Santral Bebe’den giyinirdim. 5 yaşımda teyzem beyaz puantiyeli kırmızı gömleğimin üzerine maşrapayla su dökünce ilk kez intiharı düşündüm. Sonra vazgeçtim.
6 yaşımda feci bir trafik kazası geçirdim. Bir minibüs taklalar atarak geldi ve içinde bulunduğumuz Citroen’in üstüne çöktü. Arabanın motoru dizlerime bindi, kafam ön cama geçti. Alnıma çizili yara, alın yazısı değil, kaza kalıntısıdır.
* * *
Handan halamla lunaparkta (23.09.1967)Sünnet davetiyem…Bir yaşgünümde sünnet oldum. Sünnet davetiyemin üzerinde baltasıyla bir adam ve kenarda bekleyen kedi figürü vardı. “Maşallah” yazılı şapka giydim.
3-5 arabalık konvoyla kısa bir Ankara turunun ardından Hacı Bayram’a gittik. Tören Harita müdürlüğünün bahçesindeydi,
ama aksilik işte, Haziran ortasında yağmur yağdı. Neyse ki top ve saat geldi de hediye, sevindim…
CAN DÜNDAR
Tek çocuktum.
60’larda 6’ıncı ayın 16’sında saat 6’yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu 6’lar hayat boyu peşimi bırakmadı.
Can Bartu’dan ad takmışlar; adımı ve tutacağım takımı seçme şansım olmadı.
21 Mayıs 1963.Ankara’da bir ihtilal günü, stüdyoda babam ve annemle…Doğduğumda anayasa kabul edileli birkaç hafta olmuştu ve Menderes’in asılmasına birkaç ay vardı.
Anayasayı 10 yaşıma gelmeden budadılar, 30’uma varmadan Menderes’in itibarını iade ettiler.
* * *
Haziran 1961 tarihli Cumhuriyet: Bizim evi basan selin haberi manşette… Daha göbek bağımın ucu kurumadan evin önünden akan boklu dere taştığından bütün zıbınlarımı sel aldı; çıplak doğdum denilebilir.
Annem babam memurdu.
Annemin “daire”sinde, facit hesap makinalarıyla, DMO damgalı daktilolar arasında büyüdüm. Yandaki bina Tuslog’tu. Birtakım kızgın gençler üç günde bir gelip bağırır, çağırır, taşlarlardı. 68 kuşağıyla orada tanıştım.
* * *
Kreş yılları-(1964)Usluydum.
Sabah bir koltuğun üzerine bırakırlar, akşam gelip oradan alırlardı.
Utanılacak kadar normaldim. Hiçbir oyuncağımı kırmadım, zil çalıp kaçmadım, Ayşegül’lerimi yırtmadım. Şimdi onları tek tek oğlum yırtıyor.
Pazar’ları Ankara’da banyo günüydü. Koca odun parçalarıyla zor yanan kazanların kaynar sularında tuğla büyüklüğünde yeşil sabunları kafama yiye yiye yıkandım.
Babamdan fiske yemedim, ama annem feci keseler ve vurdu mu çınlatırdı.
Babamla 6. yaşgünümde-Lunaparkta alnıma yazısını bırakan kazanın izlerini silmeye çalışıyoruz.(16.06.1966)Ulus’ta Santral Bebe’den giyinirdim. 5 yaşımda teyzem beyaz puantiyeli kırmızı gömleğimin üzerine maşrapayla su dökünce ilk kez intiharı düşündüm. Sonra vazgeçtim.
6 yaşımda feci bir trafik kazası geçirdim. Bir minibüs taklalar atarak geldi ve içinde bulunduğumuz Citroen’in üstüne çöktü. Arabanın motoru dizlerime bindi, kafam ön cama geçti. Alnıma çizili yara, alın yazısı değil, kaza kalıntısıdır.
* * *
Handan halamla lunaparkta (23.09.1967)Sünnet davetiyem…Bir yaşgünümde sünnet oldum. Sünnet davetiyemin üzerinde baltasıyla bir adam ve kenarda bekleyen kedi figürü vardı. “Maşallah” yazılı şapka giydim.
3-5 arabalık konvoyla kısa bir Ankara turunun ardından Hacı Bayram’a gittik. Tören Harita müdürlüğünün bahçesindeydi,
ama aksilik işte, Haziran ortasında yağmur yağdı. Neyse ki top ve saat geldi de hediye, sevindim…
Cevap : Otobiyoğrafi örneği 1
Derya Afacan
1989 yılında İzmir’ in Kiraz ilçesinde doğdum. İlköğretim ve lise eğitimimi doğduğum ilçede tamamladım. Okul dergilerinde hikaye ve deneme yazıları yazdım. 2014 yılında, Karadeniz Teknik Üniversitesi- İletişim Fakültesi- Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünden mezun oldum. Yine aynı yıl mezun olmadan önce, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından düzenlenen 13. Altın Pusula yarışması, Genç İletişimciler kategorisinde Altın Pusula kazandım.
Bildiğim dillerden bahsetmek gerekirse herkes gibi anadilim olmadığı ve sürekli konuşmadığım için anlıyorum ama konuşamıyorum seviyesinde bildiğim diller var. Bunlar; İngilizce (Orta seviye), Almanca (Başlangıç seviye).
Kitap okumayı, hikaye yazmayı, tiyatroya gitmeyi ve deniz kenarında yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Bunlar hobilerim tek fobimse, balıklar… Aramız pek iyi değil Hümanist ve evrensel bir insanım. Kısacası ben dünyalıyım. Sürrealistim, bu benim doğruları ve gerçekleri yorumlama biçimim. Gereksiz bir melankoliye kapılmamı önlüyor. Hayatı seviyorum, kendini sadece yaşadığı için bile şanslı hissedenlerdenim.
Çocukken Hans Christian Andersen masallarını okurken bir gün masal yazarı olacağım demiştim. Zaman içinde aldığım eğitim ve yazma tutkum sonucu, masal yazarlığının yanına birde reklam yazarlığı hedefimi ekledim. Ancak sektöre atılmadan önce biraz dinlenmem lazım, dinlenirken de yazmam. Çünkü yazmak benim yaşam biçimim.
Otobiyografi örneği 2
Duygu
Merhaba, Ben Duygu. 1997 yılında İzmir’de doğdum. Şu anda 13 yaşındayım. Boyum 1.50 kilom 35 kgdır. Annemin adı Aylin,babamın adı ise Oğuz’dur. Annem holding müdürü,babam ise mühendistir. Peyami Safa İlköğretim Okulu’nun 6/G sınıfında okuyorum. Fotoğraf çekmeyi, kitap okumayı ve müzik dinlemeyi çok seviyorum. En çok sevdiğim yemekler pizza ve hamburgerdir. Hobilerim; bisiklet sürmek, yüzmek, ders çalışmak, alışveriş yapmak,buz pateni yapmak ve kayak yapmaktır. Fobilerim ise böcekler ve hırsızlardır. Benim 2 tane kaplumbağam vardır. 1.si Yumurcak, 2.si Şirin’dir. 2’side 3 aylık. En çok sevdiğim hayvan köpektir. En sevdiğim şarkıcı Hadise’dir. Pop tarzı müzik dinlerim. En çok secdiğim arkadaşım Alev ve Ayça’dır.
Derya Afacan
1989 yılında İzmir’ in Kiraz ilçesinde doğdum. İlköğretim ve lise eğitimimi doğduğum ilçede tamamladım. Okul dergilerinde hikaye ve deneme yazıları yazdım. 2014 yılında, Karadeniz Teknik Üniversitesi- İletişim Fakültesi- Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünden mezun oldum. Yine aynı yıl mezun olmadan önce, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından düzenlenen 13. Altın Pusula yarışması, Genç İletişimciler kategorisinde Altın Pusula kazandım.
Bildiğim dillerden bahsetmek gerekirse herkes gibi anadilim olmadığı ve sürekli konuşmadığım için anlıyorum ama konuşamıyorum seviyesinde bildiğim diller var. Bunlar; İngilizce (Orta seviye), Almanca (Başlangıç seviye).
Kitap okumayı, hikaye yazmayı, tiyatroya gitmeyi ve deniz kenarında yürüyüş yapmayı çok seviyorum. Bunlar hobilerim tek fobimse, balıklar… Aramız pek iyi değil Hümanist ve evrensel bir insanım. Kısacası ben dünyalıyım. Sürrealistim, bu benim doğruları ve gerçekleri yorumlama biçimim. Gereksiz bir melankoliye kapılmamı önlüyor. Hayatı seviyorum, kendini sadece yaşadığı için bile şanslı hissedenlerdenim.
Çocukken Hans Christian Andersen masallarını okurken bir gün masal yazarı olacağım demiştim. Zaman içinde aldığım eğitim ve yazma tutkum sonucu, masal yazarlığının yanına birde reklam yazarlığı hedefimi ekledim. Ancak sektöre atılmadan önce biraz dinlenmem lazım, dinlenirken de yazmam. Çünkü yazmak benim yaşam biçimim.
Otobiyografi örneği 2
Duygu
Merhaba, Ben Duygu. 1997 yılında İzmir’de doğdum. Şu anda 13 yaşındayım. Boyum 1.50 kilom 35 kgdır. Annemin adı Aylin,babamın adı ise Oğuz’dur. Annem holding müdürü,babam ise mühendistir. Peyami Safa İlköğretim Okulu’nun 6/G sınıfında okuyorum. Fotoğraf çekmeyi, kitap okumayı ve müzik dinlemeyi çok seviyorum. En çok sevdiğim yemekler pizza ve hamburgerdir. Hobilerim; bisiklet sürmek, yüzmek, ders çalışmak, alışveriş yapmak,buz pateni yapmak ve kayak yapmaktır. Fobilerim ise böcekler ve hırsızlardır. Benim 2 tane kaplumbağam vardır. 1.si Yumurcak, 2.si Şirin’dir. 2’side 3 aylık. En çok sevdiğim hayvan köpektir. En sevdiğim şarkıcı Hadise’dir. Pop tarzı müzik dinlerim. En çok secdiğim arkadaşım Alev ve Ayça’dır.
Cevap : 1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.
11 Eylül 1961 / Doğu Berlin. Can Dündar Otobiyografisi Tek çocuktum.
60'larda 6'ıncı ayın 16'sında saat 6'yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu 6'lar hayat boyu peşimi bırakmadı.
Can Bartu'dan ad takmışlar; adımı ve tutacağım takımı seçme şansım olmadı.
21 Mayıs 1963.Ankara'da bir ihtilal günü, stüdyoda babam ve annemle...Doğduğumda anayasa kabul edileli birkaç hafta olmuştu ve Menderes'in asılmasına birkaç ay vardı.
Anayasayı 10 yaşıma gelmeden budadılar, 30'uma varmadan Menderes'in itibarını iade ettiler.
* * *
Haziran 1961 tarihli Cumhuriyet: Bizim evi basan selin haberi manşette... Daha göbek bağımın ucu kurumadan evin önünden akan boklu dere taştığından bütün zıbınlarımı sel aldı; çıplak doğdum denilebilir.
Annem babam memurdu.
Annemin "daire"sinde, facit hesap makinalarıyla, DMO damgalı daktilolar arasında büyüdüm. Yandaki bina Tuslog'tu. Birtakım kızgın gençler üç günde bir gelip bağırır, çağırır, taşlarlardı. 68 kuşağıyla orada tanıştım.
* * *
Kreş yılları-(1964)Usluydum.
Sabah bir koltuğun üzerine bırakırlar, akşam gelip oradan alırlardı.
Utanılacak kadar normaldim. Hiçbir oyuncağımı kırmadım, zil çalıp kaçmadım, Ayşegül'lerimi yırtmadım. Şimdi onları tek tek oğlum yırtıyor.
Pazar'ları Ankara'da banyo günüydü. Koca odun parçalarıyla zor yanan kazanların kaynar sularında tuğla büyüklüğünde yeşil sabunları kafama yiye yiye yıkandım.
Babamdan fiske yemedim, ama annem feci keseler ve vurdu mu çınlatırdı.
Babamla 6. yaşgünümde-Lunaparkta alnıma yazısını bırakan kazanın izlerini silmeye çalışıyoruz.(16.06.1966)Ulus'ta Santral Bebe'den giyinirdim. 5 yaşımda teyzem beyaz puantiyeli kırmızı gömleğimin üzerine maşrapayla su dökünce ilk kez intiharı düşündüm. Sonra vazgeçtim.
6 yaşımda feci bir trafik kazası geçirdim. Bir minibüs taklalar atarak geldi ve içinde bulunduğumuz Citroen'in üstüne çöktü. Arabanın motoru dizlerime bindi, kafam ön cama geçti. Alnıma çizili yara, alın yazısı değil, kaza kalıntısıdır.
* * *
Handan halamla lunaparkta (23.09.1967)Sünnet davetiyem...Bir yaşgünümde sünnet oldum. Sünnet davetiyemin üzerinde baltasıyla bir adam ve kenarda bekleyen kedi figürü vardı. "Maşallah" yazılı şapka giydim.
3-5 arabalık konvoyla kısa bir Ankara turunun ardından Hacı Bayram'a gittik. Tören Harita müdürlüğünün bahçesindeydi,
ama aksilik işte, Haziran ortasında yağmur yağdı. Neyse ki top ve saat geldi de hediye, sevindim...
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.
11 Eylül 1961 / Doğu Berlin. Can Dündar Otobiyografisi Tek çocuktum.
60'larda 6'ıncı ayın 16'sında saat 6'yı 56 geçe, 06 trafik kodlu şehirde doğdum. Bu 6'lar hayat boyu peşimi bırakmadı.
Can Bartu'dan ad takmışlar; adımı ve tutacağım takımı seçme şansım olmadı.
21 Mayıs 1963.Ankara'da bir ihtilal günü, stüdyoda babam ve annemle...Doğduğumda anayasa kabul edileli birkaç hafta olmuştu ve Menderes'in asılmasına birkaç ay vardı.
Anayasayı 10 yaşıma gelmeden budadılar, 30'uma varmadan Menderes'in itibarını iade ettiler.
* * *
Haziran 1961 tarihli Cumhuriyet: Bizim evi basan selin haberi manşette... Daha göbek bağımın ucu kurumadan evin önünden akan boklu dere taştığından bütün zıbınlarımı sel aldı; çıplak doğdum denilebilir.
Annem babam memurdu.
Annemin "daire"sinde, facit hesap makinalarıyla, DMO damgalı daktilolar arasında büyüdüm. Yandaki bina Tuslog'tu. Birtakım kızgın gençler üç günde bir gelip bağırır, çağırır, taşlarlardı. 68 kuşağıyla orada tanıştım.
* * *
Kreş yılları-(1964)Usluydum.
Sabah bir koltuğun üzerine bırakırlar, akşam gelip oradan alırlardı.
Utanılacak kadar normaldim. Hiçbir oyuncağımı kırmadım, zil çalıp kaçmadım, Ayşegül'lerimi yırtmadım. Şimdi onları tek tek oğlum yırtıyor.
Pazar'ları Ankara'da banyo günüydü. Koca odun parçalarıyla zor yanan kazanların kaynar sularında tuğla büyüklüğünde yeşil sabunları kafama yiye yiye yıkandım.
Babamdan fiske yemedim, ama annem feci keseler ve vurdu mu çınlatırdı.
Babamla 6. yaşgünümde-Lunaparkta alnıma yazısını bırakan kazanın izlerini silmeye çalışıyoruz.(16.06.1966)Ulus'ta Santral Bebe'den giyinirdim. 5 yaşımda teyzem beyaz puantiyeli kırmızı gömleğimin üzerine maşrapayla su dökünce ilk kez intiharı düşündüm. Sonra vazgeçtim.
6 yaşımda feci bir trafik kazası geçirdim. Bir minibüs taklalar atarak geldi ve içinde bulunduğumuz Citroen'in üstüne çöktü. Arabanın motoru dizlerime bindi, kafam ön cama geçti. Alnıma çizili yara, alın yazısı değil, kaza kalıntısıdır.
* * *
Handan halamla lunaparkta (23.09.1967)Sünnet davetiyem...Bir yaşgünümde sünnet oldum. Sünnet davetiyemin üzerinde baltasıyla bir adam ve kenarda bekleyen kedi figürü vardı. "Maşallah" yazılı şapka giydim.
3-5 arabalık konvoyla kısa bir Ankara turunun ardından Hacı Bayram'a gittik. Tören Harita müdürlüğünün bahçesindeydi,
ama aksilik işte, Haziran ortasında yağmur yağdı. Neyse ki top ve saat geldi de hediye, sevindim...
2 yıl önce B Oku oku gitmiyo yaaa
Cevap : Adım Kenan, soyadım Özkarakaş. 26 yaşındayım. Celal Bayar Üniversitesi Matematik bölümü mezunuyum. Şuanda İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Enerji Mühendisliği bilim dalında yüksek lisans yapıyorum. 6 senedir özel ders veriyorum. Milli eğitimde ve birçok özel kuruluşta matematik öğretmeni olarak çalıştım. Bire bir derslere ve sınıf derslerine girdim. Ek olarak diksiyon ve beden dili kursuna gittim. Eğitim, yaşam ve yönetici koçluğu sertifikalarım var. Daha önceki yaptığım ek işler arasında Esnafım web haber sitesinde köşeyazarlığı ve makale sitelerinde makale yazarlığı yaptım.
İzmir Karşıyakada oturuyorum. Gezmeyi, araştırmayı, müziği, kitap okumayı ve her türlü sporu severim ilgim vardır. Yazınsal alanda edebi yeteneğim vardır. Esprili, sempatik, yakışıklı ve karizma biriyim. Arkadaşlığa, dostluğa herşeyden önce önem veririm. Gündemle ilgiliyimdir. Hobilerimin arasında bahis yapmak vardır. Ama çoğu bahissever gibi rastgele değil. Bir matematikçi olarak maçları öncesinde istatistiksel olarak ele alırım ve sayısal tercihler yaparım, taraf bahsi pek yapmam. Bana ait 6-7 adet blog sitelerim var. Farklı farklı içeriklerde mevcut bu bloglarımda tanıtım makaleleri yazarım ve firma reklamları yaparım. İnternet olmazsa olmazımdır. Çoğu işleri internet üzerinden hallederim. Kurumsal ödemeler, sosyal medya kullanımı, gündem takibi v.b bir çok şeyi internetten yaparım.
Yazarlık konusunda donanımlı biriyim. Bir yazarın da yazmadan önce donanımlı olmasından yanayım. Belirli seviyede bir edebi kültür bana göre şarttır. Şimdilik kendimle ilgili söyleyeceklerim bu kadar.
Cevap : Ben Meriban Taşkıran 32 yaşındayım KSÜ hemşirelik mezunuyum.Yaklaşık 10 yıldır hemşirelik yapıyorum. İş hayatım nöbetlere gidip gelmek suretiyle devam ediyor.Özel hayatımda basit ve klasik .Gündüz evde olduğum için internetle çok uğraşıyorum.Boş boş internete gezeceğime birşeyler yapmak istediğim için size yazdım.
Cevap : Otobiyografi nasıl yazılır ve örnekleri
Otobiyografi Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
Otobiyografi Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Otobiyografi yazmak çok güçtür, çünkü insanın kendinden sözederken objektif olması zordur. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
Cevap : Bir kişi hayatıyla ilgili dönemleri bütün ilginç yönleriyle geniş şekilde kendisi yazarsa buna“otobiyografi (öz yaşam öyküsü)” denir. Yani kişi kendi biyografisini yazarsa bu otobiyografi olur.
Otobiyografinin özellikleri şunlardır:
Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Otobiyografilerde çoğu zaman sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden ve sosyal çevresinden, aile içi durumlarından da söz eder. Edebiyat, sanat, siyaset, spor gibi değişik alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir. Bütün bu iyi niyete rağmen otobiyografiler öznel eserler olarak kabul edilir. Çünkü kişi kendisini anlatmaktadır ve bunu yaparken tarafsız davranamaz. Kişinin kendi hayatını roman şeklinde yazması sonucunda ortaya çıkan esere “otobiyografik roman” denir. Bu türün örneklerini anı türünde verilmiş eserlerde de görmek mümkündür.
Anı-Otobiyografi Farkı: Anılar üslup yönüyle otobiyografilere de benzer; ancak anı otobiyografi içinde sadece bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografiler anıya göre daha geniş ve daha uzun bir dönemi içine alır.
Otobiyografinin özellikleri şunlardır:
Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Otobiyografilerde çoğu zaman sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden ve sosyal çevresinden, aile içi durumlarından da söz eder. Edebiyat, sanat, siyaset, spor gibi değişik alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir. Bütün bu iyi niyete rağmen otobiyografiler öznel eserler olarak kabul edilir. Çünkü kişi kendisini anlatmaktadır ve bunu yaparken tarafsız davranamaz. Kişinin kendi hayatını roman şeklinde yazması sonucunda ortaya çıkan esere “otobiyografik roman” denir. Bu türün örneklerini anı türünde verilmiş eserlerde de görmek mümkündür.
Anı-Otobiyografi Farkı: Anılar üslup yönüyle otobiyografilere de benzer; ancak anı otobiyografi içinde sadece bir bölüm sayılabilir. Yani otobiyografiler anıya göre daha geniş ve daha uzun bir dönemi içine alır.
Cevap : Benim adım Ayşe Yılmaz. 1987 senesinde İstanbul’da dünyaya geldim. Şu anda 27 yaşındayım. Boyum 1.70 kilom 57 kg’dır. Annemin adı Hülya, babamın adı ise Ali’dir. Annem öğretmen, babam ise doktordur. Altın Yıldız İlköğretim Okulu ve Atatürk Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği bölümünden mezun oldum. Şu anda özel bir hastanede staj yapıyorum. Fotoğraf çekmeyi, kitap okumayı ve seyahat etmeyi çok seviyorum. En çok sevdiğim yemekler pilav, tavuk yemekleri ve salatadır. Hobilerim; tenis oynamak, yüzmek, arkadaşlarımla vakit geçirmek, alışveriş yapmak, buz pateni yapmak ve hentbol oynamaktır. Fobilerim ise asansör ve karanlıkta kalmaktır. Benim 2 tane muhabbet kuşum vardır. Birinin adı Macit diğeri ise İbiş’tir. Kediler ve balıklar da sevdiğim diğer hayvanlardır. En sevdiğim müzik türü pop müziktir. İleride başarılı bir doktor olmak en büyük hayalimdir.
Cevap : Bireyin kendisi yani hayatı ile ilgili yazılı olarak bilgi vermesine dayanan bir tekniktir. Otobiyografide amaç: bireyin davranışlarının gerisinde bulunan ihtiyaçları ve tutumları tespit etmektir. Hayatının belirli zamanlarında ki kendi önem vurgusudur otobiyografinin tekniği. Bu anlatım sırasında olaylara karşı tutumunu, bunların oluşmasında rol oynayan geçmiş olaylara ve kişilere verdiği önemi yansıtmaktadır. Kişinin başkaları tarafından nasıl göründüğünden çok, onun kendisini nasıl gördüğünün önemli olduğunu belirtir.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap